Brooklyn Decker’ın “Çocukluğuna dönelim” teklifimize “Küçükken hep veteriner olmak istemişimdir” cümlesiyle karşılık vermesi, röportajın başından derin düşüncelere daldırdı beni. Güzel modellerin çocukken kendilerine yakışmayacak sıkıcılıkta meslek hayalleri kurmasını anlamak güç. Bugün Megan Fox’u bıraksanız bir arkeolog olmuş, Türkiye’ye reklam çekimleri için değil Göbeklitepe’de kazı yapmaya gelmişti. Decker’ın veteriner olma hikayesi de kulağa güzel gelsin diye sonradan kurgulanmış, hesaplı kitaplı bir durum değil.Küçük bir kızken evlerinde beş köpeği ve bir kedisi olduğunu anlatıyor tatlı tatlı. Kedisini köpeğini, Brooklyn’den ayırmadan büyütüp yetiştirmiş Ohio’lu bir aile tarif ediyor.
Meşhur Sports Illustrated kapağına bakınca Brooklyn’in keşfedildiği güne dair şöyle hayallere dalıyor insan: Siyah gözlüklü yetenek avcısı bir adam elinde şemsiyeli kok- teyliyle kumsalda günü batırırken, gözü deniz kenarında arkadaşlarıyla şakalaşan bikinili sarışın bir çıtıra, Brooklyn’e takılır. “Pek de öyle olmadı” diyor, Brooklyn: “14 yaşındayım.
"Üzerimde bir jean, bir tişört, altımda koca bir kamyon, tam bir erkek Fatma kılığında alışveriş merkezine gidiyorum. Marketten birkaç parça bir şey alıp çıkmam lazım. Genç bir kız yanıma yaklaşıp model olmak isteyip istemediğimi sordu. O an aynada bir kendime, bir de kızın suratına uzun uzun baktığımı hatırlıyorum."
Evet, doğru okuyorsunuz. İri iri puntolarla tekrar edelim: Dünyanın en seksi kadınlarından Brooklyn Decker, oğlan çocuğu kılığında, kamyonunu park ettikten birkaç dakika sonra keşfedildi. Para için başladığı modellik, onu bir sene içinde, New York’ta sekiz modelle paylaştığı bir apartman dairesine taşır: “New York’a taşınmak, hayatta başıma gelebilecek en cool olaylardan biriydi.” Brooklyn’in New York’a duyduğu heyecandan çok sekiz modelin bir arada yaşadığı evde neler döndüğünü merak ediyor insan doğal olarak: “Hepimiz bir cast’tan diğerine koşuşturuyorduk. Bir günde 14 cast’a katıldığımı hatırlıyorum. Evse tam bir curcunaydı. Mutfaktan fare çıktığı günü görmeniz lazımdı. Hepimiz çığlık çığlığa etrafta koşturuyorduk.” Bizim ekleyecek sözümüz yok, hayal etmesi size kalmış.
Röportajın tamamı GQ Türkiye'nin nisan sayısında.
Fotoğraf: Koray Birand
